20 Şubat 2012 Pazartesi



SABAH OLUPTA UYANDIĞINIZDA
BATALIKTA BİR NİLÜFER DAHA AÇACAK
YENİ GÜNE MERHABA DİYECEK
... ETRAFINDAKİ PİSLİĞE RAĞMEN
TÜM SAFLIĞI İLE MERHABA DİYECEK DOĞDUĞU BATAKLIĞA
TÜM SAFLIĞI VE GÜZELLİĞİ İLE
O DA YENİ GÜNE MERHABA DİYECEK SİZİNLE BERABER
VE HİÇ SORMAYACAK
"NEDEN BENİM GİBİ SAF VE GÜZEL BİR VARLIK
BU PİS BATAKLIKTA MERHABA DİYOR YENİ GÜNE?....." DİYE

ÇÜNKÜ HERKES VE HERŞEY
OLMASI GEREKTİĞİ ZAMANDA
OLMASI GEREKTİĞİ YERDEDİR

BİZ BUNA KISACA
HAYAT DERİZ
YADA
İLAHİ KOMEDYA
YADA
SONSUZ YAŞAM DRAMASI

O KADAR GÜZEL
VE MUHTEŞEM BİR ÖRGÜDÜR Kİ BU
SAYGI İLE ÖNÜNDE EĞİLİP
KABUL ETMEK
YAŞAYARAK İZLEMEKTEN
FAZLASI GELMEZ ELİMİZDEN

SONUÇTA;
KAYBEDİLECEK VE KAZANILACAK HİÇ BİR ŞEY YOK
ÖZGÜRCE YAŞAYIN VE TADINI ÇIKARIN
SADECE BUNU YAPIN
 
Jackson Brown tarafından, "çağdaş yaşam evliyası" edasıyla verilmiş öğütler, anlamlı ve doyumlu yaşamak için kullanılabilecek bir bilgelik demetidir. Okuyalım mı?

Her gün üç kişiye iltifat et...
...
Yılda en az bir kez güneşin doğuşunu seyret...

İnsanların doğum günlerini hatırla...

İnsanların gözlerinin içine bak...

Sık sık "lütfen" de...

Bir müzik aleti çalmayı öğren...

Duşta şarkı söyle...

Değerli takılarını saklama, kullan...

Her baharda çimen ek...

İlk önce sen "merhaba" de...

Ucuz otomobil kullan ama sahip olabileceğin en iyi evi al...

Hiçbir zaman okumasan da iyi kitaplarIn olsun...

Kendine ve başkalarına karşı bağışlayıcı ol...

Pabuçların boyalı olsun...

Hak ettiğini düşündüğünde maaşına zam iste...

Ne satarlarsa satsınlar, çocuk satıcılardan daima birşeyler al...


Her yıl iki şişe kan bağışı yap...

Evde yapılmış tatlıları asla reddetme...

Sevinçleri erteleme...

Teşekkür mektuplarını geciktirme...

Hiçbir zaman, asla umudunu yitirme, mucizeler her gün oluyor...

Öğretmenlere, itfaiyecilere ve gece bekçilerine saygı duy...

Ülkeni koruyanlara saygı göster...

Mesleğinin dümenlerini öğrenmekle zaman yitirme, mesleğini öğren...

Oyunu kullan...

Zekanı eğlendirmek için kullan, başkalaryıla eğlenmek için değil...

Islık çal...

Çocuklarını eğit ama sevgini göstermeyi de ihmal etme...

Asla kimseyi başkasının avukatı olmaya teşvik etme...

Sarhoşken kimseye görünme....

 
  •  

18 Şubat 2012 Cumartesi

Sigara İçme Meditasyonu .. (OSHO)




  • Sigara İçme Meditasyonu .. (OSHO)


    Adamın biri bana geldi. 30 yıldır zincirleme ...sigara içmenin sıkıntısını çekiyordu. Hastaydı ve doktorlar ona; “sigarayı bırakmazsan, hiçbir zaman sağlıklı olamayacaksın” demişlerdi.

    O bir sigara tiryakisiydi, sigarayı bırakmak elinden gelmedi. Çaba harcadı-harcamadı değil- çok çaba harcadı, çaba harcarken çok sıkıntı çekti; ama bir iki gün dayanıyor, sonra dürtü çok güçlü bir biçimde gelip onu sürüklüyordu. Yine aynı yinelenen duruma düşüyordu.

    Sigara içme yüzünden, özgüvenini yitirmiş, kendine saygısı kalmamıştı. Kendi gözünde değerini yitirmiş, ve kendini dünya’nın en işe yaramaz adamı olarak görüyordu, sigarayı bırakamadığını biliyordu. Bana geldi.

    - Ne yapabilirim, sigarayı nasıl bırakabilirim.

    - Sigarayı kimse bıramaz. Bunu anlamalısın. Sigara içmek, şu anda yanlızca senin kararın değildir. Senin alışkanlıklar alemine girmiş bu; kök salmış. 30 yıl uzun bir zaman, bedeninde ve kimyanda kök salmış bu; her yana yayılmış. Bu kafandan verilen bir karar değil sadece, kafan birşey yapamaz o gayet güçsüzdür. Kafa bir takım şeyleri başlatır ama kolayca durduramaz. Sigara içmeyi durduramaz, bunu sen uzun bir süre uyguladın sen çok büyüksün -30 yıl sigara içmeyi uygulamak! Sonuçta sigara içme kendiliğindenleşti, onu otomatiklikten çıkarmak zorunda kalacaksın.

    -Otomatiklikten çıkartmakla ne demek istiyorsun?

    -Bırakmayı kafandan çıkar. Buna gerek yok. 30 yıl sigara içtin ve yaşadın, kuşkusuz sıkıntı çektin, ama buna da alıştın. Sigara içmeden ölmektense birkaç saat önce ölmenin ne önemi var? Burada ne yapacaksın? ne yaptın? Onun için, sorun ne -şu yıl, bu yıl, pazartesi ya da salı öldün, ne önemi var bunun?

    -Evet doğru önemi yok

    -O zaman sigarayı bırakmayı unut gitsin; onu hiç durduramayacağız. Daha ziyade onu anlayacağız, o halde, gelecek defa bir meditasyon yap. Meditasyon tamamen kendiliğinden oluştan çıkarmakla ilgilidir. Zen mensupları çay içerek meditasyon yapabiliyorsa ve bundan bir tören yaratabiliyorsa, neden olmasın?

    sigara içme güzel bir meditasyon olabilir.

    Adam önce dehşet içinde “ne diyorsunuz” dedi. Sonra birden canlandı “meditasyon mu? hemen söyleyin bana, bekleyemem!” dedi.

    -Cebinden sigara paketini çıkardığın zaman, yavaş hareket et, keyfini çıkar aceleye hiçbir zaman gerek yok. Bilinçli, tetikte, farkında ol; tam farkındalık içinde onu yavaşça çıkar. Sonra sigarayı paketten tam farkındalıkla çıkar -eski telaşlı biçimde, bilinçsiz, mekanik bir şekilde değil- sonra sigara paketine hafifçe vurmaya başla-ama çok tetikte durarak-. Sesini dinle; aynen Zen mensuplarının semaverin mırıltısına, çayın kaynamaya başlamasına ve…aromasına yaptıkları zaman gibi, sen de sigarayı duy ve ondaki güzelliği kokla.

    -Ne diyorsunuz siz? güzellik mi?

    -Evet güzeldir o.

    Tütün de herşey gibi tanrısaldır. Kokla onu Tanrı’nın rayihasıdır o.

    -Ne ? Şaka mı yapıyorsunuz?

    - Hayır şaka yapmıyorum, şaka yaptığım zaman bile, şaka yapmam. Çok ciddiyim ben. Sigarayı tam farkındalıkla ağzına koy, onu tam farkındalıkla yak. Her eylemini törene dönüştür ve keyfini çıkart, çok sayıda eyleme böl ki böylece gitgide daha çok farkında olabilirsin. İlk nefeste elde ettiğin duman biçimindeki Tanrı’dır. Hintliler “Annam Brahm” der “yiyecek Tanrı’dır” Neden sigara içme de olmasın. Herşey Tanrı’dır. Onu ciğerlerine derinliğine doldur-bir Pranayam‘dır bu. Sonra dumanı salıver, rahatla, bir başka nefes çek-çok yavaşça sürdür bunu. Bunu yapabilirsen hayret edeceksin, yakında bu yaptığın budalalığı göreceksin. Başkaları budalaca olduğunu söylediği için değil, kötülüğünü söylediği için değil, bunu kendin göreceksin. Bu görüş sadece aklın aydınlatmasıyla olmayacak. Tüm varlığından kaynaklanacak; bütünlüğünün görüşü olacak. Günün birinde eğer sigarayı bırakırsan bırakırsın, sürdürürsen sürdürürsün. Bunun için kaygılanmana gerek yok.

    Adam 3 ay sonra geri geldiğinde “sigarayı bıraktım” dedi. “Şimdi de bunu diğerlerinde de dene” dedim. Gizem budur; gizem :

    Otomatiklikten çıkarmaktır.

    Yürürken yavaş, gözlemleyerek yürüyün. Bakarken, gözlemleyerek bakın, ağaçların daha büyük veya küçük olmaları, yeşil yapraklarını veya solmaya yakın kahverengi tonlarını, veya çiçeklerinin daha önce hiç olmadıkları kadar pembe göründüklerini göreceksiniz. Dinleyin! birisi konuşuyor, dedikodu yapıyor. Dinleyin dikkatli dinleyin. Konuştuğunuz zaman dikkatli konuşun. Bırakın uyanıklık, eylemleriniz otomatiklikten kurtulsun. Etkinliklerinizi otomatik hareket olmaktan çıkarabilirseniz, tüm yaşam bir meditasyon haline gelir. O zaman her küçük şey, bir duş alma, yemeğinizi yeme, arkadaşlarınızla konuşma meditasyon halini alır. Meditasyon bir niteliktir; herhangi birşeye sevk edilebilir. O, belirli bir edim değildir. İnsanlar bu şekilde düşünür, meditasyonu belirli bir edim sanırlar-yüzünüz doğuya dönük oturduğunuz zaman, belirli mantraları tekrarlarsınız, bir tütsü yakarsınız, bunu belli bir zamanda, belli bir biçimde, belli bir tavırla yaparsınız. Oysa ki meditasyonun tüm bu şeylerle hiçbir ilişkisi yoktur. Bunlar onu otomatikleştirme biçimleridir, meditasyon ise otomatikleşmeye karşıdır.

    Gerçekten tetikte olursanız, herhangi bir eylem meditasyondur; herhangi bir hareket size çok faydalı olacaktır.

    OSHO

ŞARKI SÖYLERMİŞ GİBİ KONUŞ



Benim konuşmalarım bir şarkıdır. Benim burada şarkı söylemem kuşlara karşı değil; onlarla senfonidir.Bu benim şarkı söyleme yolumdur. Ve bana güven… Kuşlar şarkı söylediğinde mutlu hissediyorum; ben şarkı söylediğimde onlar mutlu hissediyor. Bu bir anlaşma. Benim sana söylediklerim konuşma değil.  “Konuşma” çirkin bir kelime. Nasıl konuşma yapabilirim? Bu bir şarkı, kendiliğinden gelişen bir dışarı akış, bu bir taşkın.

Mutlu hissediyorum; bu yüzden sana çok fazla şey söylüyorum. Aslında, bu sana herhangi bir şeyi açıklamak değildir. Açıklama yapmıyorum. Bu sadece neşemi, keyfimi yaşama iletmektir, bu benim dans etme şeklimdir. Bu kelimeler benim hareketimdir.

Beni bir şiiri veya bir kuşu dinler gibi dinle. Asla bir filozofu dinler gibi dinleme; bu bir konuşma değil, bu bir vaaz değil. Sana ahlak boşaltmıyorum. Sana hiç “-meli”, “-malı” vermiyorum. Sana idealler vermiyorum. Sadece sana korkunç mutlu olduğumu iletiyorum… göremiyor musun?
Sadece sana; ulaştığımı iletiyorum. Sende ulaşabilirsin. Ben sadece birçok hareket yapıyorum ki eğer bir hareket kaçarsa, diğeri kaçmayabilir; eğer diğeri kaçarsa, bin bir hareket yapacağım. Bazı günler, bazı hareketler seni doğru anda vurabilir. Bazı günler, bazı anlarda, sen hazır ve olgun olabilirsin, ve birden o olacaktır.

OSHO(THE PATH OF LOVE)-

5 Şubat 2012 Pazar

HER SABAH GÜNE BAŞLAMADAN OKUNMASI GEREKİR




Ancak kendinize karşı sevgi duyduğunuzda kendinizi affedebilirsiniz, ve bunu ancak siz yapabilirsiniz. Başka birisi ,hatta Tanrı bile , sizin için ve sizin adınıza bunu yapamaz. Sevgi affetme gücü verir. Tıpkı sevdiğiniz bir kişiyi kolayca affedebildiğiniz gibi, eğer kendinize karşı sevginiz var ise kendinizi de affedebilirsiniz. Ancak kendinizi affettiğinizde öğrenebilir ve ağırlık hissetmeden ilerleyebilirsiniz. Aksi takdirde "hata" olarak gördüğünüz ve kendi mahkemenizde mahkum ettiğiniz benliğinizi düşünsel manada cezalandırmaya devam eder ve tıpkı bir müzik cd'sinin tekrar tekrar aynı parçayı çalması gibi yerinizde sayar ve ilerleyemezsiniz. Gerçekte, bunu yapan ego'dur. Ego, ruhumdaki bilgeliğin kullanılmaması halidir. Bilgelik, geçmişin yanlışlarını anlamayı ve anladıktan sonra bir daha geriye bakmadan ilerlemeyi gerektirir. Ego ise, kendi yaratmış olduğu " o hep mükemmel " imajına zarar geldiği için sonsuza kadar acı çekmek ister... O sanki hiç bıkmaz acı çekmekten... Yaşam ise, tıpkı bir bisiklet üzerinde ilerlemeye devam etmemiz gibi, sürekli ileriye giden bir akışa sahiptir. Yine tıpkı bisiklet süren kişinin geriye baktığı anda bisikletten düşeceği gibi, biz de bu yaşam oyununda geriye baktığımızda, tökezler ve zarar görürüz. Yaşam benden, en güzel halimi sergilememi ister. Aslında benim varlık sebebim budur. Ben ancak doğal halim olan huzur, sevgi ve neşeyi başkalarıyla de paylaşırsam bu yaşamdaki rolümü iyi bir şekilde oynamış olurum. Aksi takdirde, tıpkı tiyatro sahnesindeki oyuncular gibi, bir önce yaptığım yanlışa takılırsam, oyunun tamamını bozar ve iyi bir oyuncu olma sıfatımı kaybederim. Bir hatanız olduğunda, yüzleşme gücünü kullanarak ve içe dönerek,o yanlışı dürüst bir şekilde anladıktan sonra, geride bırakarak ilerlemeniz gerektiğini kendinize hatırlatın. Bu, bilgeliğin sesidir. Ancak bu şekilde bizler kendimize ve diğerlerine faydalı olup, bizlere verilmiş olan kutsal ve eşsiz rollerimizi iyi bir şekilde oynamaya devam edebiliriz. Unutmayınız ki bisiklet sürerken bir anlık duraksama,hem zaman kaybetmemize neden olacak, hem de tökezleyip düşmemize yol açacaktır.