29 Mart 2012 Perşembe


Sevgiye zararın en büyüğünü ne veriyor biliyor musunuz?
Beklenti
Beklenti ne demek?
Karşımızdakinin bizim mutlu olarak yaşamamız için yapması gerektiğine inandığımız şeyler. Yani aslında karşımızdakini bizim istediğimiz yola sokma çabası. Beklentili olduğumuzda, karşımızdakini bizim şablonlarımız ışığında acımasızca değerlendiriyoruz. Yani karşımızdakini bir tanımlama kalıbına sokmaya çalışıyoruz. Yani aslında onun kendi öz yapısını yargılıyoruz.
Yani ben en doğru, o yanlış diyoruz.
Yani karşımızdakini yaşayamıyoruz.
Aynı şeyi sadece başkasına da uygulamıyoruz. Kendimize de kalıplar dünyasında biçtiğimiz ölçütlerin dışına çıkma hakkını vermiyoruz. "Ben nasıl böyle yaparım? Bu bana yakışmaz" diyerek. Bir düşünün bakalım ilişkilerinizde karşınızdakinin ne kadarını özgün haliyle kabul ediyoruz?
Genelde ilişki paternlerinde diğer kişiye aslında kendi içsel ilişki kalıplarımızın gerek gördüğü şeylerin tutsaklığında izin veriyoruz.

Peki biz niye severiz veya başkalarını hayatımıza sokarız?
Kişileri kendi "olması gerekli" kurallarımız içinde konu mankeni olarak kullanmak için mi, yoksa onları orijinal yapıları içinde, tüm hediyeleriyle yaşamak için mi?
İlişkilerde beklentilerinizi ve "olmalı" dediklerinizi bıraktığınızda, öyle özgür bir alana ulaşırsınız ki herkes daha çok kendi, herkes daha çok doğal halinde olur.
Sevgi her zaman anlamayı tanımlamayı gerektirmez. Sevgi sunmak için karşımızdaki her neyse veya kimse onu anlamak zorunda değiliz. Sevgi özgür bir akıştır.

"Spiritüel gelişme, acı çektiğinizde, kızdığınızda, gergin olduğunuzda, nefret duyduğunuzda, yanlış anlaşıldığınızda dahi sevgi sunabilme kapasitesidir."
David Deida

Evrenin temel tınısı sevgidir. Bizde koşulsuz sevgiyi ve sevgiyi sunabilmeyi deneyimlemek için buradayız. Karşımızdakiler bizim iç örgülerimizin sunduğu kalıba girmek zorunda değil. Biz başkalarını kendimiz gibi olmaya, doğal hallerinde değil bizim istediğimiz gibi olsun diye değiştirmeye çalışmamalıyız. İlişkideki gerçek yücelme, herkesin en yapmacıksız olduğu an başlıyor. İşin zevki de ondan sonra gelişiyor. Yoksa zaten önceden bizim koyduğumuz kurallar ve yapının öngörülebilirliği içindeki ilişki, rutin kıskacına takılır ve yaşamımız siyah beyaz bir film halinde geçer Her insanın doğal yapısının korunduğu renkli bir film halinde hayatın geçmesini istiyorsak, herkesi ve hayatı beklentisiz ve olduğu gibi deneyimleyebilmeyi öğrenmeliyiz.

AHLAK

Bugüne değin
iyi ve kötü üzerine en berbat düşünceler ortaya kondu.
Bu, her zaman çok tehlikeli bir şey oldu.
Vicdan, iyi bir şöhret, cehennem;
duruma göre polisin bizzat kendisi önyargısızlığa izin vermiyordu ve vermiyor.
... İşte günümüz ahlakı üzerine,
her otorite karşısında alınan tavırla olduğu gibi,
düşünmemek, pek de konuşmamak gerekiyor.
Burada --itaat edilir!

Dünya var olduğundan bu yana hiçbir otorite
kendisinin eleştiri konusu yapılmasına istekli görünmemiştir.
Hele ahlakı eleştirmek, ahlakı bir sorun,
sorunlu bir şey olarak ele almak: Nasıl olur?
Bu ahlak dışı değil miydi -şimdi değil mi?-

Ama ahlak, kendisinden eleştiren elleri
ve işkence aletlerini uzak tutmak için
sadece her türlü korku aracına hükmetmekle kalmaz:
Onun güvencesi, kullanmasını çok iyi bildiği
bir tür göz boyama sanatında yatar,
-nasıl "coşturacağını" bilir.
Sık sık, tek bir bakışla eleştirici iradeyi felç etmeyi,
hatta kendi tarafına çekmeyi başarır.
Onun kendine karşı tavır almasını başardığı durumlar da var:
Bunun sonucunda irade, tıpkı bir akrep gibi kendini sokar.
Ahlak, taa başlangıçtan beri
ikna etme sanatındaki bütün şeytanlıkları bilir.
Bugün bile onun yardımına başvurmayan
hiçbir konuşmacı yoktur.

(Nietzsche)
Gelen her şey gidecektir de. Bu hayat oyununun çok derin
bir gizemidir. Acı geldiyse gidecektir de, sürmekte olan deneyime
tutunup kalmak onu uzatmak demektir. Aynı şekilde, zevkler de
gelirler ve giderler ve şanslar da gelir ve giderler. Bir şeye
sonsuza kadar tutunmaya çalışmak kendimi acı çekmeye
mahkum etmem demektir. Bugün her ne gelirse ve her ne
giderse bunu takdir edecek kadar rahat olalım.

19 Mart 2012 Pazartesi

    Hindu Kutsal Metinleri ve Kali Yuga Döngüsel Çağı ;

    by Şamil Şhapli Erkan on Monday, March 1, 2010 at 3:50pm ·
    Vedik bilgilere göre, evren farklı dönemlere sahip. Mikro - makro düzeyde karşılaştırmalı bakacak olursak; nasıl ki dünyamızda bir yıl 4 mevsime / döneme sahip, evren de yinelenen 4 mevsime / döneme sahip. Her yıl yenilenen mevsimler döngüsü gibi bu dönemsel-mevsimsel döngüler de süreklilik göstererek tekrarlanmakta.

    “Yuga” olarak adlandırılan bu oldukça uzun dönemler ile ilgili, kadim Hint destanı Mahabarata’da özetle şöyle der; "O zamanlar evren şimdiki gibi değildi... Krita Yuga'da her şeyin farklı olduğu bir durum vardı, ve Treta Yuga'da ondan farklı bir durum vardı. Dvapara Yuga ile büyük değişiklikler oldu. Şimdiki Yuga'da ise, her şey küçülmüştür... İlahlar, evliyalar ve her şey değişmiştir.”

    Yaklaşık 20 ciltlik Mahabarata'nın en önemli bölümü "Bhagavad Gita", kozmik dönemler hakkında özetle şöyle der: ".... beşeri hesaplara göre bin çağ, Brahma'nın [Tanrı] tek bir gününüdür. Ve bu aynı zamanda bir gecesine de eşittir....”

    Bhagavad Gita'da söz edilen 1000 çağlık dönem Brahma'nın 1 gününe eşit ve bu çağlardan her biri dört Yuga'yı içerir. Sonsuzluğun içinde tekrarlanan Tanrısal günlerden sadece bir günün binde birinin içerdiği 4 Yuganın, bizim anladığımız, kullandığımız birim üzerinden süreleri ise şöyledir;

    Açılımlarına aşağıda değineceğimiz Yugalardan ilki Krita / Satya Yuga (başlangıcı ve sonundaki geçiş dönemleri ile birlikte) toplam süresi 1.728.000 dünya yılıdır. İkinci olarak Tetra Yuga toplam 1.296.000 dünya yılı, üçüncü Dvapara Yuga 864.000 dünya yılı ve son olarak Kali Yuga’nın süresi ise 432.000 dünya yılıdır. Dört Yuganın toplamı Maha Yuga’nın yani Tanrısal boyutta tek bir günün binde birinin süresi 4.320.000 dünya yılıdır.

    Kali Yuga, Hint Zaman Anlayışı'na göre maddi ve manevi yozlaşmanın doruğa çıktğı şu an içerisinde bulunduğumuz dördüncü zaman devresidir.

    Biz şu an içerisinde bulunduğumuz çağ olan Kali Yugayı İnceliyoruz ;

    4. Kali Yuga

    "Kali Yuga'da (şimdiki zaman) dünya ruhu siyah oldu. Bu demir çağıdır. Sadece çeyrek fazilet kalmıştır. Dünya kedere boğuldu, insanlar şerre dönmüşler, hastalıklar gelmiştir, bütün yaratıklar soysuzlaştılar, kutsal ayinler ters sonuç vermekte, her şey değişimlere girmekte ve birçok Yugaları yaşayanlar dahi değişime tabi olmaktadır." Mahabarata
    (432.000 dünya yılıdır, yaklaşık 5.000 dünya yılı öncesi başlamıştır)

    Mikro örnekleme ile;

    Kış Dönemi, tıpkı kapkaranlık bir gece... maddi ve manevi yozlaşmanın doruğa çıktığı bir dönem... kaos, kargaşa, savaşlar, depremler, felaketler çok fazla... oran %25 pozitife karşın %75 negatif, yani negatif değerler çok fazla baskın... korkulanın gerçekleşme hızı çok yüksek, %75 negatif enerji çok güçlü bir besleyici...





    Vishnu Purana 4.24'dan

    Bereket ve dindarlık, tamamen ortadan kalkıncaya kadar günden güne azalacak. İşte o zaman yalnızca mülkiyet mevki sağlayacak. Sadakatin tek kaynağı zenginlik, kadın ve erkeği birleştiren tek bağ arzular olacak. Davalarda başarının tek yolu yalan olacak; kadınlar yalnızca şehvani zevkin objeleri olacak. Dünya sadece bağrındaki maden hazineleri sebebiyle sevilecek; Brahmanların giysileri kişinin brahman olmasına yetecek. Sadece dış görünüş mevkiler arasındaki ayırımı oluşturacak. Sahtekarlık evrensel bir geçim kapısı olacak. Güçsüzlük bağımlılığın sebebi olacak, tehdit ve küstahlık öğrenimin yerini alacak. Cömertlik düşkünlük, basit temizlenme manevi arınma, karşılıklı rıza evlilik; iyi elbiseler asillik, ıssızlıklardaki sular kutsal pınar olacak. Kast ayırımı olmaksızın güç sahibi kişi yönetici olup pek çok hataya düşecek. Açgözlü yöneticilerin hükümleri altındaki aciz insanlar dağlara sığınacak ve yaban balı, bitkiler, kökler, meyveler, çiçekler ve yapraklarla beslenmekten memnuniyet duyacaklar; tek giysileri ağaç kabukları olduğundan soğuk, rüzgar, güneş ve yağmura maruz kalacaklar. Hiçbir insanın ömrü yirmi yılı aşmayacak. Böylelikle Kali çağı sürekli zevale doğru ilerleyecek ta ki insan ırkı yokluğa yakınlaşıncaya dek.


    Tulasi Ramayana, Uttar-kanda, 96-103'dan

    Kali çağında her fazilet yok olacak; tüm iyi kitaplar ortadan kaybolacak ve sahtekarlar kendi akıllarının ürünü çok sayıda itikat ortaya atacaklar. Her erkek ve kadın Vedalara karşı isyan etmekten zevk duyacak. Brahmanlar Vedaları satacak; krallar halkının kanını dökecek; hiçkimse Vedalar'ın emirlerine saygı göstermeyecek. Her kişi kendi hayallerini doğru yol kabul edecek; bilgi kibir vasıtası olarak kullanılacak....Tüm erkekler kadınların hakimiyeti altına girerek karılarının önünde terbiyecisi tarafından kontrol altındaki maymunlar gibi kıvıracaklar...Kutsal libasları giyinip, en kötü hediyeleri kabul eden Şudralar iki-kere doğanlara (Brahman, Kşatriya ve Vaişya kastları) manevi talimler verecekler....Tüm insanlara şehvetleri hakim olacak, bu insanlar Brahmanlara (din adamlarına), Vedalara (kutsal metinlere) ve velilere düşmanlık besleyecekler...Talebelerini soyup soğana çeviren ve onları kederlerinden kurtarmayan manevi önderler korkunç cehenneme yuvarlanacaklar...Şudralar iki-kere doğanlara "bizler herhangi bir bakımdan sizlerden aşağı mıyız? İyi brahman Tanrı hakikatini bilen kimsedir" diyecekler....Evlatlar ana ve babalarına sadece karılarının yüzünü görmedikleri sürece saygı gösterecekler, karılarının akrabalarından hoşlandıkları andan itibaren kendi akrabalarını düşman gibi görmeye başlayacaklar. Kali çağında başkalarının faziletli davranışlarında hata bulan bir yığın insan olacak ama tek bir faziletli insan olmayacak...İnsanlar kutsal olmayan amaçlarla Japa (zikr), zühd pratiği yapacak, kurban sunacak, kutsal yeminler edecekler..Kali çağında kanaat, basiret, kendine hakimiyet olmayacak. Nefse hakimiyet, hayırseverlik, merhamet ve hikmet yok olurken ahmaklık ve hilekârlık haddinden fazla yayılacak. Erkek ve kadınlar bedenlerini şımartacaklar, müfteriler tüm yeryüzüne yayılacaklar.


    Kalki Purana, I (1), 23-28'dan

    Brahman olarak tanınan kişiler Vedaların bilgisinden yoksun, dar zihinli, her zaman Sudraların hizmetiyle meşgul, bedensel arzulara düşkün, Vedaların tâciri olacak, dinen kirli şeyleri satacak, başkalarının eşlerine göz koyacak ve türleri birbirlerine karıştıracaklar. ....Zenginlik asil bir doğumun belirtisi telakki edilecek... Brahmanlara yalnızca maddi bir menfaat karşılığında saygı duyulacak; fakirlere karşı nahoş sözler edecek, bilgilerini ortaya sermek için gevezelik edecekler, dini çalışmalara şöhret amacıyla girecekler. Kali çağında din adamları diğer insanlara bağımlı olacak, evsizler ahlaktan yoksun olacaklar; Kali çağında insanlar hocalarıyla alay edecekler, dine ilgilerinin sebebi iyi insanları aldatmak olacak. Kali Çağında Sudralar başkalarının mallarını kendi zimmetlerine geçirmekle meşgul olacaklar; evlilik erkek ve kadınların basitçe aynı fikirde olmalarıyla gerçekleşecek; İnsanlar sahtekarlarla arkadaşlıklar kuracaklar ve sonra onlara karşı büyükleneceklerdir. İnsanlar yalnızca zengin olduklarında dindar olarak değerlendirilecekler ve yalnızca uzak yerlerdeki su kaynaklarını hac yerleri olarak ziyaret edeceklerdir; sadece vücutları saran kutsal giysilerden, ellerindeki asadan ötürü Brahmanlar ehl-i keşf mütalaa edileceklerdir. Dünya kuraklaşacak, nehirler kıyıları dövecek, kadınlar kötü kadınlar gibi konuşmaktan zevk alacaklar ve akılları kocalarında olmayacak; Brahmanlar diğerlerinin mallarına karşı haris olacak, aşağı kastlar rahip olmaya meyledecekler; bulutlar düzensiz yağmur getirecek; toprak kısırlaşacak; krallar halklarını öldürecekler, insanlar vergilere boğulacak; bal, et, meyve ve kök yiyerek hayatta kalınacak; Kali Çağının ilk çeyreğinde insanlar Tanrı ile alay edecekler; ikinci çeyreğinde insanlar Tanrı'nın adını bile ağızlarına almayacaklar; üçüncü çeyreğinde birbirlerine karışacaklar; dördüncü çeyreğinde tek biçim olacaklar ve artık herhangi bir ırk mevcut olmayacak; Tanrı'yı unutacaklar, dini işler yok olacak.


    Linga Purana. 17.3.2.'dan

    Kali çağında insanlar tamamen dünyevi vehimlerin pençesi altına girecekler. Cehalet salgınlaşacak, korku ve açlık heryerde hüküm sürecek. Yetersiz yağışlar gibi kıtlık ve kuraklıkla da sıkça karşılaşılacak. Günahkarlar faziletli insanlardan sayıca çok olacaklar ve onları dinlerinden saptıracaklar. Brahminler (din adamları) üstünlüklerini kaybedecekler Şudralar yönetici olacaklar. Brahminlere saygı gösterilmeyecek ve düşük insanlara hizmet etmeye zorlanacaklar. Kadınların ekserisi ahlaksız olacaklar ve nesiller ebeveynlerine itaat etmeyecekler.

    Vişnu Purana 6.1'dan

    Kral ve tebası olmayacak zira her sınıftan insan yönetime gelecek. Yönetici çoğunluğun oylarıyla seçilecek. Kutsallık diye bir şey kalmayacak. ...İnsanlar kendi kastlarına uygun kişilerle evlenmeyecek. Bencillik, açgözlülük ve cinsellik evlilik hayatının temeli olacak, aksi koşullar ortaya çıktığında çiftler birbirlerini terkedecekler. Görev, sorumluluk ve idare olmayacak. Saçlar kadın süsünün ana öğesi olacak.

    İnsanlar Kali çağında dini metinlerin bilgisine sahip olmayacaklar. Gevezelik bilginin yerine geçecek. Sadece başkalarının servetini soyanlar zeki insanlar kabul edilecekler. Çocuklar aileleriyle ilişkilerini sadece evleninceye kadar sürdürecekler. Oğlanlar kendi ebeveynlerine değil kayınpeder ve kaynanalarına saygı gösterecekler. Kayınbiraderleri onlara kendi kardeşlerinden daha sevimli gelecek.

    Diğer Yuga'lar :

    1. Krita ya da Satya Yuga

    "Krita / Satya Yuga (Kamil Çağ), adını o devirde tek bir inanç oluşuna borçlu. O devirde bütün insanlar kâmildi, Kutsallık o devirde hiç azalmadı ve insanlar hiç düşmediler. Krita Yuga'da ilahlar yoktu, ifritler, Yakşalar, Rakşalar ve Nagalar yoktu. İnsanlar ne aldılar, ne sattılar, zengin ve fakir yoktu, işçiliğe gerek yoktu, çünkü insanlar bütün isteklerini irade gücü ile sağlıyordu. En önemli fazilet dünyevi arzuları terk etmekti. Krita Yuga'da hastalık yoktu, yaşlanmak yoktu, kin yoktu, ne de kibir veya herhangi bir kötü düşünce, keder ve korku yoktu. Bütün insanlar en yüksek ululuğa erişebiliyorlardı. Evrensel ruh Narayana'ydı, o beyazdı. O herkesin sığınağıydı ve herkes onu aramaktaydı. Kamil Çağ baştan sonuna dek insan benliğinin evrensel ruhla birliğini içerirdi.” Mahabarata
    (1.728.000 dünya yılı)

    Mikro örnekleme ile;

    İlkbahar Dönemi: Tıpkı doğanın yeniden doğuşu, tazelenişi, canlanışı gibi saf ve temiz bir yaşam, bir çocuğun saf ve temiz yüreği gibi... Negatif hiçbirşeyin olmadığı, bilinç düzeylerinin en yüksek olduğu %100 saf ve temiz bir dönem. Aydınlık, sabah...

    2. Treta Yuga

    “Treta Yuga'da adaklar başladı ve dünya ruhu kırmızıya boyandı. Fazilet bir çeyrek azaldı. İnsan gerçekleri aradı ve ayinler uyguladılar. İstediklerini vererek ve çalışarak elde ettiler.” Mahabarata
    (1.296.000 dünya yılı)

    Mikro örnekleme ile;

    Yaz Dönemi: Doğada yavaş yavaş ısının etkisi ile bozulmalar başlıyor, çok sıcak bölgelerde taze yeşillikler hızla sararmaya başlıyor, kurak yerler kavruluyor.. Bu yugada, yaşamda yavaş yavaş bozulmalar, yozlaşmalar başlıyor. Oranlamaya devam edersek %25 negatifliğe karşın halen herşey güzel, 75% pozitif yönler baskın... Gençliğin çoşkusu... gündüz saatleri..

    3. Dvapara Yoga

    "Dvapara Yuga'da dünya ruhu sarıydı. Fazilet yarıya indi. Veda, Krita Yuga'da tek bir kitaptı, ama bu çağda dörde bölündü. Birçok kişi bu dört Vedalar üzerinde bilgi sahibiyken, bazıları sadece üç, veya birini bilmekteydi. Zihin gücü düştü, Hakikat eridi ve arzular, felaketler ve hastalıklar geldi. Bunlardan dolayı insanların cezalardan geçmeleri gerekti. Günahların yaygınlığından dolayı bir çökme çağıydı." Mahabarata
    (864.000 dünya yılı)

    Mikro örnekleme ile;

    Sonbahar Dönemi: Doğada hızlı bir değişim başlıyor, havalar soğumaya, renkler hızla değişmeye solmaya başlıyor. Orta yaşın getirisi kırışıklıklar, kırıklıklar, bezginlikler, yılların yorgunluğu yavaş yavaş kendisini göstermeye başlıyor. Pozitif ve negatif oranı %50 ye %50... akşam saatleri... Yaşamın pozitif ve negatif yönleri başa baş bu yuga da... Halen pozitif olan herşey negatif olan herşeye karşın direnmeyi başarıyor. Bu yugada hertürlü negatif etkiye karşı kişilerin kendilerini koruyabilmeleri için bol bol meditasyon öneriliyor ve (İlahi olan ile, O'nunla doğrudan bağ kurabilmeyi, o güzel enerjisi, sevgisi ve şefkati ile beslenmeyi, arınmayı,korunmayı sağlayan) Gayatri Mantra öneriliyor. (Halen içinde bulunduğumuz Kali Yugada ise Gayatri Mantra sadece belli bir aşamadan sonra verilen bir gizdir) (bazı kirtanlarda söylenen Gayatri Mantra değil söz ettiğim, ancak belli bir inisiasyon sonrası verilen, o inisiasyonu almamış kişiler için ise sır olarak kalması zorunlu olan bir mantradır)

    Yazı çeşitli kaynaklardan derlenmiştir. ŞşE


    Ek :

    Serdar Murat Bal :
    Elinize sağlık, çok değerli bilgiler. Ayrıca eklemek istediğim şunlar; kali/demir/karanlık/ cehalet çağında; etnik- ırksal, dinsel ve ideolojik temelli çatışmaların yaşanacağı, yani ''izm''ler savaşı olacağı, en doğru yol bizimki, en üstün, seçilmiş, en kutsal olan biziz diyerek insanların birbirine gireceği, normalde 120 yıl olan gezegensel yaşlarının tümünü yaşayamadan kısa ömürlü ve arzularına ulaşmada zorlanarak yaşayacakları da belirtilmiş.

    Olayın tartışmalı olan yönü ise Kali yuga nın neresinde olduğumuz. Başındayız diyenlerle beraber sonundayız diyenler de mevcut. ''Artık bitiyor altın çağ geliyor'' diyenler de var, ''yok daha beterin beterini görmedik'' diyenlerde. Bir farklı yorumda genel olarak kali yuga hüküm sürerken, altın çağ fazının kısa süreli de olsa, bir demo, serap tadında yaşanabileceği zamanların da olabileceği yönünde.

    Ancak kesin olan şu ki, bu çağda dünyada bedenlenmek çok iyi bir karma olarak görülmüyor, yani dünya bu çağda bir nevi sürgün yeri. Ancak bu sürgünü iyi değerlendirip ruhani bir hayat sürebilirsek bir avantaja çevirmek de mümkün. Bu çağda ruhsal çalışmalar yapabilmek çok güç olduğu için(madde ve arzular çok güçlü) başaranların ilerlemesi de çok hızlı olabiliyor. Örneğin kali yuga da 1 saatlik ibedet-içe dönüş, kendine hakimiyet, meditasyon, chant- altın çağdaki 10000 saatlik ibadete eşdeğer görülmüş. Bu yüzden hem sürgün hem de fırsat aynı anda mevcut...

14 Mart 2012 Çarşamba

WHAT HAPPENED AT THE YEAR I BORN

In 1973, the world was a different place.
There was no Google yet. Or Yahoo. Or Stumbleupon, for that matter.
In 1973, the year of your birth, the top selling movie was The Exorcist. People buying the popcorn in the cinema lobby had glazing eyes when looking at the poster.
Remember, that was before there were DVDs. People were indeed watching movies in the cinema, and not downloading them online. Imagine the packed seats, the laughter, the excitement, the novelty. And mostly all of that without 3D computer effects.
Do you know who won the Oscars that year? The academy award for the best movie went to The Sting. The Oscar for best foreign movie that year went to Day for Night. The top actor was Jack Lemmon for his role as Harry Stoner in Save the Tiger. The top actress was Glenda Jackson for her role as Vicki Allessio in A Touch of Class. The best director? George Roy Hill for The Sting.
In the year 1973, the time when you arrived on this planet, books were still popularly read on paper, not on digital devices. Trees were felled to get the word out. The number one US bestseller of the time wasJonathan Livingston Seagull by Richard Bach. Oh, that's many years ago. Have you read that book? Have you heard of it? Look at the cover!
In 1973... Ohio becomes the first U.S. state to post distance in metric on signs. Following President Richard Nixon's visit to mainland China, the United States and the People's Republic of China agree to establish liaison offices. The United States Dollar is devalued by 10%. The American Indian Movement occupies Wounded Knee, South Dakota. Tottenham Hotspur wins the Football League Cup final at Wembley, beating Norwich City 1-0. In a letter to Judge John Sirica, Watergate burglar James W. McCord Jr. admits that he and other defendants have been pressured to remain silent about the case. He names former Attorney General John Mitchell as 'overall boss' of the operation. The first handheld cellular phone call is made by Martin Cooper in New York City. Pioneer 11 is launched on a mission to study the solar system. Fahri Korutürk becomes the sixth president of Turkey. The LexisNexis computerized legal research service begins. Pink Floyd's The Dark Side of the Moon, one of rock's landmark albums, is released. Six Irishmen, including Joe Cahill, are arrested by the Irish Naval Service off County Waterford, on board a coaster carrying 5 tons of weapons destined for the Provisional Irish Republican Army. The Greek military junta abolishes the monarchy and proclaims a republic. A patent for the ATM is granted to Donald Wetzel, Tom Barnes and George Chastain.
That was the world you were born into. Since then, you and others have changed it.
The Nobel prize for Literature that year went to Patrick White. The Nobel Peace prize went to Henry A. Kissinger and Lê Ðu'c Tho. The Nobel prize for physics went to Leo Esaki and Ivar Giaever from Japan and the United States for their experimental discoveries regarding tunneling phenomena in semiconductors and superconductors, respectively. The sensation this created was big. But it didn't stop the planets from spinning, on and on, year by year. Years in which you would grow bigger, older, smarter, and, if you were lucky, sometimes wiser. Years in which you also lost some things. Possessions got misplaced. Memories faded. Friends parted ways. The best friends, you tried to hold on. This is what counts in life, isn't it?
The 1970s were indeed a special decade. Women's liberation continued. The hippie culture faded. There was an opposition to the Vietnam war, and nuclear weapons. The environmentalist movement began. Tom Wolfe coined the decade the "Me decade" due to a new self-awareness. Mao Zedong died and the market began to liberate in China. There was an oil crisis. After the first oil shock, gasoline was rationed in many countries. In Eastern Europe, Soviet-style command economies begin showing signs of stagnation. The Summer Olympics in Munich, Germany, witness the kidnapping and murder of Israeli athletes by Palestinian Arab terrorists. The Soviet Union invaded Afghanistan. The Who, Pink Floyd, The Eagles, Bee Gees, Abba and others play their music. Jimi Hendrix, Janis Joplin and Jim Morrison all die at the age of 27. The space mission Apollo 13 nearly ends in disaster. Egypt signed the Egyptian-Israeli peace treaty. There was a revolution in Iran. The world sees its first general microprocessor. The C programming language makes its debut. Consumer video games show up on the scene. Microwave ovens become commercially available. Margaret Thatcher was victorious in the UK elections.
Do you remember the movie that was all the rage when you were 15?Twins. Do you still remember the songs playing on the radio when you were 15? Maybe it was One More Try by George Michael. Were you in love? Who were you in love with, do you remember?
In 1973, 15 years earlier, a long time ago, the year when you were born, the song Bad, Bad Leroy Brown by Jim Croce topped the US charts. Do you know the lyrics? Do you know the tune? Sing along.
Well the South side of Chicago
Is the baddest part of town
And if you go down there
You better just beware
Of a man named Leroy Brown
...
There's a kid outside, shouting, playing. It doesn't care about time. It doesn't know about time. It shouts and it plays and thinks time is forever. You were once that kid.
When you were 9, the movie The Last Unicorn was playing. When you were 8, there was The Great Muppet Caper. When you were 7, there was a Disney movie out called The Fox and the Hound. Does this ring a bell?
6, 5, 4, 3, 2, 1... it's 1973. There's TV noise coming from the second floor. Someone turned up the volume way too high. The sun is burning from above. These were different times. The show playing on TV isSearch for Tomorrow. The sun goes down. Someone switches channels. There's The Tonight Show Starring Johnny Carson on now. That's the world you were born in.
Progress, year after year. Do you wonder where the world is heading towards? The technology available today would have blown your mind in 1973. Do you know what was invented in the year you were born? Hybrid Rice. The Ethernet. The Personal Computer.
Denny was workin' it real hard
Down Sunset Boulevard
Back in 1973
Why would he bother going home?
His parents left him on his own
Who knows, maybe they were out gettin' stoned
...
That's from the song Glitter Years by The Bangles.
In 1973, a new character entered the world of comic books: Thanos. Bang! Boom! But that's just fiction, right? In the real world, in 1973,Adrien Brody was born. And Monica Lewinsky. Larry Page, too. And you, of course. Everyone an individual. Everyone special. Everyone taking a different path through life. 
It's 2012.
The world is a different place.
What path have you taken?

12 Mart 2012 Pazartesi

2112 - RUSH


LYRICS: I. Overture (0:00)
And the meek shall inherit the earth...
II. Temples of Syrinx (4:33)
We've taken care of everything
The words you read, the songs you sing
The pictures that give pleasure to your eyes.
It's one for all and all for one
We work together, common sons
Never need to wonder how or why.
We are the Priests of the Temples of Syrinx
Our great computers fill the hallowed halls.
We are the Priests, of the Temples of Syrinx
All the gifts of life are held within our walls.
Look around at this world we've made
Equality our stock in trade
Come and join the Brotherhood of Man
Oh, what a nice, contented world
Let the banners be unfurled
Hold the Red Star proudly high in hand.
We are the Priests of the Temples of Syrinx
Our great computers fill the hallowed halls.
We are the Priests, of the Temples of Syrinx
All the gifts of life are held within our walls.
III. Discovery (6:47)
What can this strange device be?
When I touch it, it gives forth a sound
It's got wires that vibrate and give music
What can this thing be that I found?
See how it sings like a sad heart
And joyously screams out its pain
Sounds that build high like a mountain
Or notes that fall gently like rain.
I can't wait to share this new wonder
The people will all see its light
Let them all make their own music
The Priests praise my name on this night.

IV. Presentation (10:16)
I know it's most unusual
To come before you so
But I've found an ancient miracle
I thought that you should know
Listen to my music
And hear what it can do
There's something here as strong as life
I know that it will reach you.

Yes, we know, it's nothing new
It's just a waste of time
We have no need for ancient ways
Our world is doing fine
Another toy that helped destroy
The elder race of man
Forget about your silly whim
It doesn't fit the plan.

I can't believe you're saying
These things just can't be true
Our world could use this beauty
Just think what we might do.
Listen to my music
And hear what it can do
There's something here as strong as life
I know that it will reach you.

Don't annoy us further!
We have our work to do.
Just think about the average
What use have they for you?
Another toy that helped destroy
The elder race of man
Forget about your silly whim
It doesn't fit the plan!

V. Oracle: The Dream (13:58)

I wandered home though the silent streets
And fell into a fitful sleep
Escape to realms beyond the night
Dream can't you show me the light?
I stand atop a spiral stair
An oracle confronts me there
He leads me on light years away
Through astral nights, galactic days
I see the works of gifted hands
That grace this strange and wondrous land
I see the hand of man arise
With hungry mind and open eyes
They left our planets long ago
The elder race still learn and grow
Their power grows with purpose strong
To claim the home where they belong
Home to tear the Temples down...
Home to change!

VI. Soliloquy (15:58)

The sleep is still in my eyes
The dream is still in my head
I heave a sigh and sadly smile
And lie a while in bed I
 wish that it might come to pass
Not fade like all my dreams...
Just think of what my life might be
In a world like I have seen!
I don't think I can carry on
Carry on this cold and empty life
My spirits are low in the depths of despair
My lifeblood... ...spills over...

VII. The Grand Finale (18:19)

Attention all Planets of the Solar Federation
Attention all Planets of the Solar Federation
Attention all Planets of the Solar Federation
We have assumed control
We have assumed control
We have assumed control

11 Mart 2012 Pazar

GÜNAYDIN YENİ BİR GÜNE... Bugün "böylesini hiç yaşamamıştım!" diyeceğiniz bir aşkın başlangıcı olsun, Bugün korktuklarınız sizden korksun, bugün sizden ayrılanlar geri gelsin, bugün "iyi ki bu günü yaşamış" olun, bugün "hayatınızın anlamını" bulun, bugün özlediğiniz her şey ayağınıza gelsin, bugün öyle güzel geçsin ki hiç bitmesin...... Sevinçlerin, keyiflerin, güzellik ve mutlulukların çok olacağı bir gün olsun bugün. Sıradan olmasın. Gece başımızı yastığa koyduğumuzda "ne muhteşem bir gündü" diyelim. Kazandığımız bir gün olsun bugün... bütün kayıplardan uzak... gelincik çiçeklerini sevdim dokunduklarında hemen solan, koparıldığında boynunu büken... ama en çok da özgür oldukları için sevdim onları.. rüzgarlara karışıp, dünyaya dağıldıkları için.. Ve insana benzedikleri için sevdim dünü var, bugünü var Ama yarını ??? Japonlar, gelincik için şöyle der; ’Gelincik insan ömrü gibidir. Dünü vardır. Yaşamıştır. Bugünü vardır. Yaşıyordur. Ama yarını belli değildir’. Anda, O'nda ve sevgiyle kalın... Herşey gönlünüzce ve dilediğinizce olsun... alıntı photo : jonathan charles By: Fotoyorum

3 Mart 2012 Cumartesi

MERAK EDİYORUM Geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. Neyi özlediğini, kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum. Kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor. Aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için bir aptal gibi görünme riskini göze alıp almayacağını bilmek istiyorum. Ay' ının etrafında hangi gezegenlerin döndüğü beni ilgilendirmiyor. Kederinin merkezine dokunup dokunmadığını, hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığın, daha fazla acı korkusundan kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum. Saklamaya, azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını bilmek istiyorum. Benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını, insan olmanın sınırlılığını hatırlamadan, bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan çılgınca dans edip coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum. Bana anlattığın hikayenin doğru olup olmaması beni ilgilendirmiyor. Kendi kendine dürüst olmak için bir başkasını hayal kırıklığına uğratıp uğratamayacağını; ihanetin suçlamasına dayanıp, kendi ruhuna ihanet edip etmeyeceğini bilmek istiyorum. Güvenebilir ve güvenilebilir olup olamayacağını bilmek istiyorum. Her gün sevimli olmasa da güzelliği görüp göremeyeceğini bilmek istiyorum. Benim ve kendi hatalarınla yaşayıp yaşayamayacağını; Bir gölün kenarında durup gümüş Ay'a "EVET!" diye bağırıp bağırmayacağını bilmek istiyorum. Nerede yaşadığın ya da ne kadar paran olduğun beni ilgilendirmiyor. Keder ve umutsuzlukla geçen bir gecenin ardından, yorgun, bitap da olsan, çocuklar için yapılması gerekenleri yapıp yapmayacağını bilmek istiyorum. Kim olduğun, buraya nasıl geldiğin beni ilgilendirmiyor. Çekinmeden benimle ateşin ortasında durup durmayacağını bilmek istiyorum. Nerede, kiminle, ne okuduğun beni ilgilendirmiyor. Diğer her şey bittiğinde seni ayakta tutan şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum. Kendinle yalnız kalıp kalamadığını, ve o boş anlarda sana arkadaşlık eden kendini gerçekten sevip sevmediğini bilmek istiyorum. Oriah Mountain Dreamer (Kanadalı Bir Kızılderili)